Yeşilçam’ın ‘dört yapraklı yoncası’ndan bir yaprak eksildi. Koyu renk saçları, iri mavi gözleri ile genellikle canlandırdığı sert, mağrur, haksızlıklara boyun eğmeyen karakterlerle hafızalarda yer eden Fatma Girik hayata veda etti. Girik ile döneminin ünlü yıldızları Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit “Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncası” olarak anılıyordu. Onun ölümüyle “yoncanın da boynu bükük” kaldı.
Haberin Devamı
Filmleriyle, yaptığı dizilerle, hazırladığı TV programlarıyla, Türkiye’nin popüler kültür tarihine damgasını vuran Fatma Girik’in filmlere benzeyen hayat öyküsünü bir kez daha hatırlayalım istedik.
Fatma Girik hem aşkıyla hem filmleriyle efsane oldu: Memduh gitti, her şey bitti, ben de gitmek istiyorum
AİLESİNE DESTEK OLMAK İÇİN OKULU BIRAKTI
1960’lardan yani Yeşilçam’ın en parlak dönemlerinden günümüze kadar kariyerini başarıyla sürdüren Fatma Girik, 12 Aralık 1942’te Münevver Hanım ile Hayri Bey’in kızı olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Babası dalgıç, annesi ise ev hanımıydı. Müesser ve Günay adında iki kardeşi olan Fatma Girik’in çocukluk yılları Sultanahmet’te geçti. Girik, Cağaloğlu Ortaokulu’nda eğitimini sürdürürken ailesine ekonomik olarak destek vermek zorunda kalınca okulu bıraktı.
Fatma Girik hem aşkıyla hem filmleriyle efsane oldu: Memduh gitti, her şey bitti, ben de gitmek istiyorum
FİGÜRANLIKTAN OYUNCULUĞA
Fatma Girik o yıllarda aslında Yeşilçam ile bağlantısını çoktan kurmuştu. Annesiyle birlikte figüranlık yapmak için setlere gidiyordu. Küçük rollerde kamera karşısına geçen Girik, yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını Seyfi Havaeri’nin yaptığı Leke adlı filmle oyunculuğa adım attı. Fakat bu Film başarılı olamadı. Ardından yine kimsenin dikkatini çekemediği birkaç yapımda oynadı. Hayatının dönüm noktası ise Memduh Ün’ün yönettiği Ölüm Peşimizde adlı film için kamera karşısına geçmesi oldu. 1960 yılındaki bu işbirliği, Girik ile Ün’ün daha sonra “ölüm onları ayırıncaya kadar” sürecek olan hayat arkadaşlığının da başlangıcı oldu.
Fatma Girik hem aşkıyla hem filmleriyle efsane oldu: Memduh gitti, her şey bitti, ben de gitmek istiyorum
‘BABA BEN OYUNCU OLMAK İSTİYORUM’
Fatma Girik oyuncu olmaya henüz 12 yaşındayken karar verdiğini anlatmıştı bir röportajında. Hatta bunu babasına açık açık söylediğini de. O dönem hakkında şöyle konuşmuştu: “Gazete okuyan babamın karşısına geçtim; en kararlı ses tonuyla, “Baba ben artist olmak istiyorum” dedim. Babam biraz daha okumaya devam ettikten sonra gazeteyi katlayıp yanına koydu ve sadece “Ne olursan ol ama adam gibi ol” dedi. Komşumuz Sezai Abi Yeni Sabah Gazetesi’nde işçiydi, ama vakit buldukça filmlerde figüranlık yapıyordu. Annemle bana, “Gelin sizi sete götüreyim” dedi, ve anne-kız birlikte setlere gidip figüranlık yapmaya başladık.”
Haberin Devamı
Fatma Girik hem aşkıyla hem filmleriyle efsane oldu: Memduh gitti, her şey bitti, ben de gitmek istiyorum
SETE GİTTİĞİ İÇİN BAZI KOMŞULARI KÖTÜ GÖZLE BAKMAYA BAŞLADI
Bazı komşularının setlere gittikleri için kendilerine kötü gözle baktığını anlatmıştı Girik. O dönemde 13 yaşında olan Girik, aslında büyük hayaller kurmadığını da itiraf etmişti. O sırada tek derdinin “evine ekmek götürmek” olduğunu sözlerine eklemişti. Figüran olarak kamera karşısına ilk geçtiğinde, barda oturan bir kızı canlandırdı Girik. O rol için iki buçuk lira kazandı.
Fatma Girik hem aşkıyla hem filmleriyle efsane oldu: Memduh gitti, her şey bitti, ben de gitmek istiyorum
‘O PARAYI ANNEME VERDİM VE KENDİME BİR MAVİ BLUZ İLE MUZ İSTEDİM’
Bir yıl sonra yani 1957’de ise bin liraya oyunculuğa başladı. O deneyiminden sonra yaşadıklarını da şöyle anlatmıştı Girik: “Bu parayı eve getirip anneme verdiğimde mavi bir bluz ve muz istedim. Muz o kadar ulaşılmazdı ki bizim için o zamanlar; ilk kez 14 yaşında yedim.”