Bugün anayasamızın 4. maddesine göre “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” ilk üç maddesinin değiştirilmesini isteyenlerin amacı, üniter, laik ve demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.

Siyasal İslamcı AKP iktidarı ve ortakları, Atatürk’ün kurduğu üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni “Yeni Türkiye” adını verdikleri bir dinsel-siyasal yapıya dönüştürmek istiyorlar. Başkanlık sistemi ile cumhuriyetten fiilen bir tür meşrutiyete dönüldü. Türkiye Cumhuriyeti’nin karakteri durumundaki “laiklik” her geçen gün biraz daha aşındırılıyor. Siyasal İslamcı iktidar ve ortakları son olarak anayasa değişikliği ile laik Cumhuriyetin geri dönüşümünü tamamlamak istiyorlar.

Anayasanın ilk üç maddesini değiştirmek isteyenlerin hedefi Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyeti dönüştürmektir.

Geçen hafta iktidarın küçük ortağı HÜDA PAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, dilinin altındaki baklayı çıkardı: Anayasanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini belirleyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk üç maddesini değiştirmek istediklerini itiraf etti. Ancak bunu yaparken akıllara durgunluk veren bir kurnazlıkla, “Biz, anayasanın 4. maddesini değiştirmek istiyoruz” dedi. Anayasanın 4. maddesi şöyle: “Anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesindeki hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

CUMHURİYET DÜŞMANLARINI RAHATSIZ EDEN MADDELER

Türkiye Cumhuriyeti karşıtı “gerici” ve “bölücü” kesimlerin değiştirmek istediği anayasanın ilk üç maddesi şöyle:

I. Devletin şekli:

1. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri:

2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, “Başlangıç”ta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti

3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli Marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

Anayasanın 4. maddesi ise anayasanın bu ilk üç maddesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini belirtiyor.

Genelde gözden kaçırılmakla birlikte anayasanın değiştirilemez hükümleri arasında 2. maddede geçen anayasanın “Başlangıç” kısmının da yer aldığını hatırlatalım.

Anayasanın “Başlangıç” kısmı şöyle:

“Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde; millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı; kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu; hiçbir faaliyetinTürk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; her Türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu…”

Soru şu? anayasanın ilk üç maddesine (ve Başlangıç kısmına) karşı çıkanlar aslında neye karşı çıkıyor? Yanıt çok basit: Cumhuriyete ve Cumhuriyetin niteliklerine; “ölümsüz önder, eşsiz kahraman” diye adlandırılan Atatürk’e, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışına, ilke ve devrimlerine, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi diline, bayrağına, milli marşına, başkentine, “Türk milleti” kavramına, millet iradesinin mutlak üstünlüğüne, millet iradesini kullanan hiçbir kişi ve kuruluşun “bu anayasada belirtilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı”O, “laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı”na karşı çıkıyorlar. Kısaca üniter, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti durumundaki Türkiye Cumhuriyeti’ne, kurum ve değerleriyle Türk ulus devletine ve kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’e karşı çıkıyorlar.

İLK ÜÇ MADDENİN ORTAYA ÇIKIŞI

Birinci Madde: 1982 Anayasası’nın devletin rejimini belirten 1. maddesi, ilk olarak 1921 Anayasası’nda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir” şeklinde yer aldı. Bu madde, cumhuriyetin adını koymadan cumhuriyetin tanımını yapıyordu. 29 Ekim 1923’te yapılan anayasa değişikliğiyle 1. maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” cümlesi eklendi. 1924 Anayasası’nda 1. madde “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir” haline geldi. 1961 Anayasası’nda 1. madde “Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir” şeklinde yer aldı.

İkinci ve üçüncü madde: 1982 Anayasası’nın Cumhuriyet’in temel niteliklerini belirten 2. maddesi ile devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentini belirten 3. maddesi ilk olarak 1921 Anayasası’nda 29 Ekim 1923’te yapılan değişiklik sonrasında anayasanın 2. maddesinde “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır. Resmi dili Türkçedir” şeklinde yer aldı. 1924 Anayasası’nda, “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara şehridir” şeklini alan bu 2. madde, 10 Nisan 1928’deki anayasa değişikliğiyle “Türkiye Devleti’nin resmi dili Türkçedir; başkenti Ankara şehridir” biçimine dönüştü. (Devletin dini İslamdır maddesi anayasadan çıkarıldı.Böylece anayasa laikleşti). 2. madde 5 Şubat 1937’deki anayasa değişikliğiyle “Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara şehridir” haline geldi. (Böylece aralarında laikliğin de olduğu Atatürk ilkeleri anayasaya girdi).

Ayrıca 1924 Anayasası’ndaki “Her Türk hür doğar, hür yaşar” diye başlayan 68. madde ile hak ve özgürlüklere yer veren 68-88. maddeler, örneğin, “Hiçbir kimse mensup olduğu din, mezhep, tarikat ve felsefi içtihadından dolayı muaheze edilemez” diyen 75. madde; 1982 Anayasası’nın 2. maddesi ile “Başlangıç” kısmındaki insan hakları, demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti vurgularına temel oluşturmakta.

1982 Anayasası’nın değiştirilemez ilk üç maddesinin kökleri daha çok 1924 Anayasası’na dayanmakla birlikte, ilk üç madde bugünkü şeklini 1961 Anayasası’nda aldı.

1961 Anayasası’nın ilk üç maddesi şu şekildeydi:

Madde 1: Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve “Başlangıç”ta belirtilen temel ilkelere dayanan milli, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmi dil Türkçedir. Başkent Ankara’dır.

1982 Anayasası’nda, 1961 Anayasası’ndaki bu ilk üç madde aynen korunmakla birlikte 2. maddeye “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı, Atatürk milliyetçiliğine bağlılık” ilkeleri eklendi. 3. maddeye ise “bayrağı ay yıldızlı al bayrak, mili marşı İstiklal Marşı’dır” ifadeleri eklendi.

Görüldüğü gibi bugün anayasamızdaki “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” ilk üç madde, 1921 Anayasası’nın 1923’te değiştirilmesiyle, özellikle 1924 Anayasası’yla ve bu anayasada 1928’de ve 1937’de yapılan değişikliklerle -Atatürk’ün sağlığında- temellendirildi. Bu temel üzerine 1961 ve 1982 anayasalarında yapılan birkaç eklemeyle ilk üç madde son şeklini aldı. Yani 1982 Anayasası’ndaki ilk üç madde bir gecede darbeciler tarafından icat edilmedi. Peki ya “değiştirilemezlik” ilkesi?

DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİN TARİHÇESİ

Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez, Atatürk döneminde, 1924 Anayasası’nda, değiştirilemez maddeye yer verildi. 1924 Anayasası’nın 102. maddesinde, “devlet şeklinin cumhuriyet olduğu biçimindeki birinci maddede değişiklik yapılmasının teklif dahi edilemeyeceği” belirtiliyordu. Böylece Türkiye’de 600 yıllık teokratik monarşiden ve 10 yıllık meşruti monarşiden cumhuriyete geçilirken saltanat, hilafet ve meşrutiyet yanlılarına karşı cumhuriyet anayasal güvenceye alınıyordu.

Atatürk, -üniter ve laik yapısıyla- Cumhuriyetin korunmasını çok önemsiyordu. Öyle ki 1930 ve 1931 yılı seyahat notlarının son bölümünde, “Cumhuriyeti ve rejimi koruma kanunu çıkarılmalıdır” diye yazmıştı. (Gürbüz Tüfekçi, Atatürk Seyahat Notları,1930-1931m. 84,114)

1924 Anayasası’ndaki Cumhuriyetin değiştirilemezliği” ilkesi, 1961 Anayasası’nda da varlığını kordu. 1961 Anayasası’nın 9. maddesi; “Devlet şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki anayasa hükmünün değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini” öngörüyordu. Ancak 1977’de Anayasa Mahkemesi kapsamlı bir yorumla anayasada “Cumhuriyetin değiştirilemezliği” ilkesinin, sadece “cumhuriyet rejimini” değil, anayasanın 2. maddesindeki ve bu maddenin gönderme yaptığı “Başlangıç” kısmındaki “Cumhuriyetin temel niteliklerini” de kapsadığına karar verdi. Anayasanın 2. maddesi, “Türkiye Cumhuriyeti’ni, insan haklarına ve Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan millî, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak” tanımladığı için cumhuriyet rejimiyle birlikte Cumhuriyetin nitelikleri de “değiştirilemez ilkeler” arasına alındı. (Anayasa Mahkemesi’nin 27.1.1977 günlü, E.1976/43, K.1977/4 sayılı Kararı, AMKD, Sayı 15, s.115.)

1982 Anayasası hazırlanırken Danışma Meclisi’nin, anayasa tasarısının 11. maddesinde, -1961 Anayasası’ndaki gibi- “Devlet şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denmişti. Fakat Milli Güvenlik Kurulu’nda yapılan görüşmelerde, devlet şeklinin cumhuriyet olduğuna ilişkin 1. maddeden başka, Cumhuriyetin niteliklerini belirten “Başlangıç” kısmı dahil 2. maddeyi ve devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentini belirten 3. maddeyi de değişmezlik kapsamına alan 4. madde ortaya çıktı. Böylece 1961 Anayasası döneminde, 1977’de Anayasa Mahkemesi kararıyla güvenceye alınan “Cumhuriyetle birlikte Cumhuriyet’in temel niteliklerinin de değiştirilememesi” hükmü, 1982 Anayasası’nın 4. maddesiyle doğrudan anayasal güvence altına alındı. (Erdal Onar, 1982 Anayasası’nda Anayasayı Değiştirme Sorunu, s. 8-10)

Böylece 1982 Anayasası’nda “Cumhuriyeti korumak”sadece devlet başkanının seçimle belirlendiği cumhuriyet rejimini korumak olarak değil, aynı zamanda, 2.ve 3. maddede nitelikleri tek tek sayılan; “Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, ‘Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti; devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün; dili Türkçe, bayrağı şekli kanunda belirtilen ay yıldızlı al bayrak, milli marşı İstiklal Marşı, başkenti Ankara” olan üniter, laik ve demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak olarak yorumlandı.

Açıkça görüldüğü gibi 1924, 1961 ve 1982 anayasalarındaki değiştirilemez maddelerin temel amacı birçok ülkede olduğu gibi “Cumhuriyeti ve temel niteliklerini” korumaktır.

Sözün özü şu: Bugün anayasamızın 4. maddesine göre “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” ilk üç maddenin değişmesini isteyenlerin hedefi, anayasadaki ifadeyle, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün, dili Türkçe, bayrağı ay yıldızlı al bayrak, milli marşı İstiklal Marşı, başkenti Ankara olan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.

Türk ulusu, bu “yıkım planı”na izin vermeyecektir.

Kaynak bağlantısı