Eleştirmek, yargılamak, ısrar etmek gibi davranış biçimleri ilişkinizi tamir etmez, yıkar. Bunun yerine öncelikle birlikte olduğunuz kişinin olumsuz değil de olumlu yanlarına odaklanmaya başlamakla işe başlayabilirsiniz. Erkekler ilişkilerde başarı odaklıdır. Yaptığı küçük şeylerde bile onaylanmayı ve takdir görmeyi beklerler. Bundan ötürü yaptığı ufak şeylerde bile onu takdir etmek, onun size daha sık yapmasını istediğiniz davranışı ödüllendirmek çok daha etkili bir yol olacaktır. İlişkide yapılan diğer büyük hatalardan biri de kişilerin her şeyi birbirleriyle yapmaya başlamaları ve görüşmek için sürekli ısrarcı olmaları. Bu durum hem kadının hem de erkeğin birbirlerine öyle bağımlı hale gelmesine neden olur ki, sonunda bir bakmışsınız kendi hayatınızı, isteklerinizi, sınırlarınızı unutmuşsunuz. Bu durumları unutan kişi de ister istemez değersizleşmeye başlar. Değersizleşen kişiyi de partneri de değersizleştirmeye başlar.

KAÇAN KENDİNİ SUÇLU HİSSEDER

Özellikle partneriniz sizin ona bağımlı olduğunuzu keşfederse ilişkiden ve sizden sürekli kaçmaya başlar. Siz de bu aşk çemberinde kendinizi git gide daha değersizleştirmeye başlarsınız ve öz güveniniz hızla düşmeye devam eder. Öz güveniniz azaldıkça da diğer tüm sosyal ilişkileriniz de bundan zarar görmeye başlar. Ve git gide yalnızlaşırsınız. İlişkide kaçan taraf olan kişi somut bir şekilde bir uzaklaşma nedeni bulamaz. Neden kaçtığını anlayamaz. Bu durumla ilgili de sizden nedensiz uzaklaştığı için kendini suçlu hisseder. Sevdiği halde neden uzaklaştığını anlayamayan kişi hissettiği bu suçlulukla da ilişkiden uzaklaşmaya başlar. Bu durumun önlemini almak için en temelde ilişkideki kişiler bireysel alanlara sahip olmalıdır. Partnerinizin kendi başına ve kendi sosyal çevresiyle de vakit geçirmesine izin verin. Hatta siz de kendinize bu alanları tanıyın.

NASIL ARANAN KİŞİ OLURSUNUZ?

Partneriyle sürekli vakit geçirmek isteyen kişi genellikle şundan korkar. Ya benden başka birileriyle de keyifli vakit geçirirse ve bununla birlikte benden uzaklaşırsa… Fakat bu korkunun gerçekliği yoktur. Çünkü kendine vakit ayıran kişi, kendisine vakit ayırdıkça partnerine karşı daha yüksek duygularla gelir. Partnerinizle geçirdiğiniz bu vakitte de normal zamandan çok daha enerjik olacağınızdan ötürü yok olmanız onda büyük bir boşluk hissine neden olur. Yani bu durumda çıkarılması gereken sonuç şudur ki, kişi bireysel alanını korur ve kendiyle vakit geçirebilmekten keyif alır hale gelirse tüm çevresinde kendi değerini ve öz güvenini artırmaya başlar. Bu durumun verdiği enerjik hal ile de kişi artık aranan kişi olmaya başlar. Bireysel alanını koruyan kişi bunun yanında başka bir ödüle daha sahip olur. O da bağımsızlıktır. Elbette bu bağımsızlıktan kastımız tamamen kendi kendine yeten bir birey olmak asla ilişkiden bir şeyler beklememek değil. Çünkü böyle bir durum da ilişkinin dengesini bozar ve sağlıklı ilerlememesine yol açar. Günümüz ilişkilerinde de en büyük problemlerden biri kendi kendime yeterim bilincinin çok etkin olmasıyla birlikte kişinin partnerinden bir şey talep etmemesi veya talep ederken çok zorlanması. Özellikle kadınlar tarafından yapılan bu davranış erkeklerde yetersizlik hissi yaratır. Erkek biyolojisi de gereği kahraman olmak ister. Kadınlara yardım etmekten, ihtiyaç duyulan olmaktan çok hoşlanırlar. Bu onları duygusal ve cinsel anlamda var eden bir dürtüdür.

Kaynak bağlantısı