Neyi unutturmaya çalıştımsa ters tepiyor, unutulmaz hale geliyor.

Bu ne yaman çelişki Allah’ım.

2002’de bir daha gitmemek yeminiyle iktidara geldik. İlk yaptığımız işlerden biri milli bayramları devlet törenleriyle kutlamak yerine “Milletin kendisi kutlasın” demek oldu. Devlet çekilince millet de kutlamaz, bayramlar unutulur gider, diye düşündük!

Ne mümkün!

Millet inadına bayram kutlamaya başladı. Bir değil, iki değil, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim… Her biri ötekinden görkemli oldu! Bir iki açıklama yapıp işi laf kalabalığına getirelim dedik, millet kalabalık oluşturdu! Bu da yetmedi, yok 6 Ekim 1923 İstanbul’un işgalden kurtuluşu, yok 13 Ekim 1923 Ankara’nın başkent oluşu… Sanki işi açık arttırmaya soktular.

İstanbul işgalden kurtulmuş ama bizden kurtulamaz dedik, o da olmadı!

Bu işte bi terslik var!

En büyük darbeyi Atatürk’ü unutturmaya çalışmaktan yedik! Ne güzel 2004’te Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasakladık. Atatürk anıtları toplanma yeri olmaktan çıkar, dedik. Çelengi başımıza geçirdiler.

Milli bayramların yanında bir de Anıtkabir var ki, şahsımı ne hallere soktu!

Biz gitmeyince törenler de anlamını yitirir, dedik. 10 Kasımlarda yurtdışı gezisi denk getirdik, bir ay öncesinde o gün sağlığımızın bozulacağına dair bir kararname yayınlayıp, töreni iptal ettik.

Sanki bunu dememişiz de milleti Anıtkabir’e çağırmışız. Ha bire ziyaretçi rekoru kırılıyor!

Benim de kalbim kırılıyor.

Bu kadar da kırıcı olunmaz ki! Kırdınız rekor bir kere, yeter. Sürekli rekor tazeliyorlar.

Anıtkabir dekor olur dedik, rekor oldu!

Anıtkabir unutkabir olur dedik, Y-Anıtkabir oldu!

Bu işte bi terslik var!

Sonunda madem öyle işte böyle dedik. Şahsım Anıtkabir’e gider, o sırada içeri sadece şahsımcılar alınır, şahsıma tezahürat yaparlar, diye düşündük. Yaptık ama o sırada dışarıda bekleyenlerin sayısını artırdık, azınlıkta kaldık!

26 Ağustos’ta başlayan büyük taassup, hay aksi canım şeytan, neydi o? Hah… Büyük Taarruz… Onun yerine 1071 Malazgirt Savaşı’nı koyalım dedik. Devlet törenlerinde de 26 Ağustos’ta o büyük şeyin değil, 2071’de bininci yılında da hazır bulunacağım, o gün 3071 hedeflerini açıklayacağım Malazgirt’in kutlanmasını sağlayacağız.

Bu sefer 30 Ağustos’u daha görkemli kutlamaya kalktılar.

Şimdi Türklüğü unutturmaya çalışıyoruz.

Unutturmaya çalıştıklarım, unutulmaz hale geliyor!

Örttüklerim, yükseliyor!

Cayır cayır yaktıklarım, çayır çayır yayılıyor!

Bu ne yaman çelişki!

Bunda bi terslik var!

Terslik bir değil ki!

Sisi’ye yıllarca darbeci dedik. Şimdi çağırıp karşısında pisi pisi gibi olduk!

Miçotakis’e, “Onunla görüşmem” dedik. Şimdi komşu kapısı yaptık!

Esad'A, “Katil Esad” dedik. Şimdi “bize katıl Esad” demeye çalışıyoruz.

Faiz sebep enflasyon netice dedik. Şimdi faiz sebebiyle enflasyon, enflasyon sebebiyle faiz yükseliyor.

Baş döndürücü bir liderliğim var!

Orta vadeli programda hiçbir hedef tutmuyor.

Ne yaptım?

Hedef tahtasının her tarafına 12 yazdım. Nereye atsam 12’den vuruyorum. Bütün hedefleri tutturuyorum ama bir tek başarıyı tutturamıyorum.

Bu işte bi terslik var!

Yoksa terslik bende mi?

Kaynak bağlantısı