Bugün de yıkımın devam ettiğini belirten Kurum, “Orada doğaya verilen zararlara ilişkin de yeniden ağaçlandırılmak, bitkisel peyzajın yapılması suretiyle yeniden o kesilen ağaçların yerine yenilerini dikmek suretiyle süreci yürütüyoruz. Belediye başkanının orada yaptıkları, yine başkanlığın yaptıklarını da gülümseyerek izliyoruz. Başkanın bu açıklamaları tamamen suçluluk psikolojisidir.” diye konuştu.

Bakan Kurum, Vaniköy’deki çevre katliamına izin verenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğunun altını çizerek, “Burada ‘basit tadilat’ diye izin veren, bu kaçak yapıların yapılmasına müsaade eden kim? İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Biz bunu görmüşüz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak tespit etmişiz, ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesini yazılı, sözlü uyarmışız. ‘Burada kaçak yapı yapılıyor, siz de buna göz yumuyorsunuz, müsaade ediyorsunuz, hemen gerekli tedbirleri alın, inşaatı durdurun ve kaçak yapıların yıkımını gerçekleştirin’ diye yazılı ve sözlü söylemişiz. Buna rağmen duymazlıktan gelmişler, görmezlikten gelmişler ve biz onların bu aymazlığı karşısında, bu vurdumduymazlık karşısında gidip kaçak yapıların yıkım işlemini başlattık.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Boğazı’na, dünyanın incisine zarar veren Vaniköy’deki kaçak yapıların yıkım sürecini başlattıklarını hatırlatan Kurum, şöyle devam etti:

“Bunlar apar topar, sanki biz bunlara ‘yıkın’ dememişiz, sanki kaçak yapılara müsaade edenler kendileri değilmiş gibi, sanki orada çevre katliamı yapılırken bunu izleyen, seyreden kendileri değilmiş gibi biz oraya gittiğimizde ‘Aman biz de yıkıma ortak olalım’ gibi saçma sapan, ki onu yaparken de yine orada ağaçlara, ekiplerin çalışmasına resmen müsaade etmeyecek, onları engelleyecek bir çalışma anlayışıyla oraya gelmeye çalıştılar. Değerli arkadaşlar sormak lazım, yani akılları neredeydi, biz oraya gidene kadar ellerinden tutan mı vardı, engelleyen mi vardı? Niye gidip yıkmadınız? Günlerce İstanbul’u, Türkiye gündemini meşgul etmiş bir işe karşı siz duymazdan, görmezden geldiniz, biz oraya gidince mal bulmuş Mağribi gibi hemen oraya yıkım ekiplerinizi göndermeye kalkıyorsunuz. Önce samimi olacaksınız. Bu İstanbul Boğazı, sadece İstanbul’u ilgilendirmiyor, tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Nasıl Abdi İpekçi Spor Salonu’nda bu hatıraları anlatıyoruz, işte orası da bizim hatıralarımızın yaşandığı yer.”


Kaynak bağlantısı