Küba’nın sokaklarından geçerken
tanık olduğumuz hayatlar, kentlerin
bazı yerlerinde turizme bağlanan
umudun belirtisi olarak yükselmeye
başlayan lüks otellerle çarpıcı bir çelişki
içindeydi. Ancak yoksul mahallelerde
de hiç eksilmeyen müzik sesleri ve dans
görüntüleri, abluka altında zorluklara
göğüs geren Kübalıların yaşama direncini
yansıtıyordu.

Sanata öyle sıkı sarılmışlar ki
çocukların ve gençlerin manevi
dünyalarını bu yolla geliştirmeyi bir ilke
olarak benimsemişler.

MUHTEŞEM BİR ÇOCUK TİYATROSU: LA COLMENITA

Havana’da ziyaret ettiğimiz La
Colmenita Çocuk Tiyatrosu Topluluğu,
rehberimiz Mehmet Onur Çuvalcı’nın
ifadesiyle,
“sanatsal
üretim
yoluyla Küba
Devrimi’nin
eşitlik
temelinde
insani değerleri
yüksek
‘yeni insan’
yetiştirme
çabasına iyi bir
örnek.”

Merkezlerine varır varmaz bizi neşe
dolu bir atmosferde karşıladıklarında,
topluluğun kurucusu ve direktörü
Carlos Alberto Cremata, her birimize
farklı yaşlarda bir çocuğun eşlik
edeceğini ve böylece birlikte dans
ederken konuşarak birbirimizi daha iyi
tanıyacağımızı söyledi. Gerçekten de
önce yalnızca alkış tutup izleyen turistler,
bir süre sonra şarkı söyleyip dans eden
çocuklara katıldığında tam bir kaynaşma
yaşandı.

14 Şubat 1990’da kurulan La
Colmenita, 2007’den beri UNESCO İyi
Elçisi ve 2008’de Devlet Tiyatroları’nın,
2010’da José Marti Küba Dostluk
Derneği’nin davetlisi olarak Türkiye’ye
gelmişler. Bu yıl da 23 Nisan Küçük
Hanımlar Küçük Beyler Uluslararası
Çocuk Tiyatroları Festivali’nde
Ankara ve İstanbul’da dört farklı oyun
sahnelemişler.

Topluluğun bana göre en çarpıcı yanı,
çocuklardan sanatçı yetiştirmeye
çalışmayıp, isteyen tüm çocukların
katılabileceği bir oyun alanı kurması,
özel eğitim ihtiyaçları olan çocukları ve
ergenleri sanattan keyif almaları ve kişisel
gelişime ulaşmaları için buluşturarak
kolektif hayal gücünü geliştirmesi!

ZAPATA BATAKLIĞINDA BİR SANAT VAHASI: KORİMAKAO

Sıcak ve nemli bir günde otobüsle
Zapata Bataklığı’na doğru yol alırken
önceden tahmin edemeyeceğimiz kadar
etkili bir sanat projesini göreceğimizi
bilmiyorduk. Küba devleti tarafından
desteklenen, Kültür Bakanlığı’na
bağlı Korimakao Sanatsal Toplumsal
Topluluğu’nun adı hem ilginç hem
de anlamlı. Bölge yerlilerinin dilinde
Konut“Adam, “kori” ev anlamına
geliyor. Terk
edilmiş salyangoz
kabuklarına
yerleşen canlılar
gibi “evini sırtında
taşıyan insan” diye
anlatılan metaforik
bir anlamı var.
Diyorlar ki
“Sanat bizim
evimizdir, onu
sırtımızda
taşır, ülkenin en ücra köşelerine kadar
götürürüz!”
Bu nedenle tiyatrosu
olmayan yerlerde çadırlar kurup
gösteriler yapan topluluk, bünyesinde
17 yaşından büyük gençleri barındırıyor.
Elit sanatçılar yetiştirme amacında
değiller ve kabul için üç şartları var:
Temel bir sınavı geçmeleri; sosyal açıdan
sorunlu ailelerden gelmeleri ve toplumla
bağ kurabilecek nitelikte olmaları. Bu
özellikteki gençleri sanat aracılığıyla
toplumsal hayata kazandırırken,
topluma da katkıda bulunuyorlar. Orada
istedikleri süre kadar kalan gençler,
çalışmaları karşılığında bir gelir de elde
ediyor.
K

orimakao’da bazı gençlerin gösterisini
izleme olanağı da bulduk. Gençlerden
birisi dans gösterisinin adını “korku” olarak
açıklayınca en büyük üç korkusu soruldu.
Verdiği yanıt, dünyanın her yerindeki
gençlerin ortak korkularını ortaya koyuyordu:
“Bireylere nasıl yaklaşacağını bilememek,
toplumda kabul edilmemek, sahip olduklarını
kaybetmek.”

Küba’nın dünyaya verdiği önemli
bir ders de bu olabilir: Korkularını
aşmaları için gençlere sanatla yeni
bir yol açmak! Piyasacı anlayışa ve
sermayenin yarattığı metalaştırmaya
karşıdevrimci bir proje ile en güçlü
panzehri yaratmak!

Kaynak bağlantısı