Avrupa geneli baz alınarak farklı zamanlarda yapılan araştırmaların tümünde Türkiye, cezaevlerinin doluluk oranı bakımından ilk sırada yer almaktadır. Hatta öyle ki hemen her araştırmada bir alt sırada yer alan ülkenin iki katına yakın bir oranla bu alanda birincilik ülkemize aittir.

Bunun yanında, hukuk sisteminin getirdiği aksaklıklar ve cezaevlerindeki doluluğun ortaya çıkardığı zorluk nedeniyle birden fazla sayıda suç kaydı olup tutuklanmayan kişi sayısı da oldukça fazladır. Bu durum toplum düzenini tehlikeye düşürdüğü gibi hukuka olan güveni de her geçen gün biraz daha azaltmaktadır.

Buna karşılık çareyi yeni cezaevleri yapmakta bulmak, sorunu yalnızca belli bir aşamaya kadar ertelemekten başka bir anlam taşımaz. Türkiye’de cezaevlerinin neden bu kadar dolu olduğunu ve neredeyse bir o kadar suçlunun da tutuksuz yargılanmasını toplumsal, ekonomik ve siyasi boyutlarıyla irdelemek ise çözüme ulaşmak için atılabilecek en anlamlı ve önemli adımdır.

Yukarıda belirtildiği gibi özellikle hukuki aksaklıklar nedeniyle işlenen suçların cezalandırılmaması, suç işleyenlerde bir rahatlık oluşturmasının yanı sıra tekrar suç işlemeleri yolunda bu kişilere kendilerince adeta bir fırsat da sunmaktadır. Güvenliği altüst eden bu durum, toplumdaki gerginliği artırdığı gibi empati kültürünün azalmasına ve tahammülsüzlüğün en yüksek seviyeye çıkmasına da yol açmaktadır.

HUKUKSAL BOŞLUKLAR

Mevcut durumun tek olmamakla birlikte en önemli nedeni ise ekonomik zorluklardır. Toplumsal ve ekonomik çözümleri tıkayan ana alan ise siyasettir. Bütün bu sorunlar en sonunda siyaset alanına gelip düğümlenmektedir. İktidarın, seçmenlerin öfkesini önlemek ve oy kaybetmemek adına hukuksal boşlukları görmezden geldiği açıktır. Sokakların gittikçe güvensiz hale gelmesi, ülkenin yasadışı birtakım ticari faaliyetlerin merkezlerinden biri olması ve benzeri sorunlar; AKP iktidarının yanlış politikaları sonucu artık olağan hale gelmiş, bu tablo toplum tarafından benimsenmese de kanıksanmıştır.

Son yıllarda etkisi artarak devam eden ekonomik kriz, iktidarın ve dolayısıyla siyaset alanının güvenlik konusunda yarattığı bir diğer sorundur. Yıllardır krizle boğuşan milyonlarca insan kendini ekonomik bakımdan güvende hissedememekte ve bu durum toplumsal sıkışmayı artırmaktadır. Suç oranlarının azalması, öncelikle yüksek enflasyonun önlendiği ve insanların kendilerini çaresiz hissetmedikleri bir düzenin yaratılmasıyla olanaklıdır.

Görülebileceği gibi bu önemli sorunun mevcut iktidar eliyle köklü bir çözüme kavuşması imkânsızdır. Aksine bu iktidar görevde kaldıkça sorun daha da karmaşık hale gelecek, toplumun huzur ve güven içinde yaşama umudu her geçen gün daha da azalacaktır.

KADİR SERKAN SELÇUK

Kaynak bağlantısı