Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan
büyük halk kitleleri yoksul.
Emekliler, asgari ücretliler açlıkla
karşı karşıyalar. Eğitim dizgesi yerle
bir olmuş, büyük sorunlar içinde
boğuşuyor, çocuklarımız MESEM’lerde
ucuz işçi yapılmış, kimileri ölüyor.
ÇEDES projesiyle; hiç pedagoji
eğitimi almamış imamlar, vaizler, din
görevlileri okullara girmiş, iki milyona
yakın çocuğumuz örgün eğitimden
ayrılmış açık liselerde, birçok yurttaş
devlet okullarından umudu kestiği
için, dişinden tırnağından para artırıp
çocuklarını gerici ve ezberci eğitimden
kurtarmaya çalışıyor. Beslenme,
barınma sorunu çözümlenmemiş,
Milli Eğitim Bakanlığı ise müfredat
değiştirme, Öğretmen Meslek Kanunu
(ÖMK) yapma peşinde!
Yurttaşlarımız, bu sorunların
çözülmesini beklerken onlar
kendilerine koşulsuz itaat edecek,
sormayacak, sorgulamayacak,
araştırmayacak, okumayacak yeni
kuşaklar ve onları yetiştirecek
partizan öğretmenleri yetiştirme
telaşındalar… Bu hafta, Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından
hazırlanan yeni ÖMK, TBMM’ye
getirildi ve görüşmeler başladı.
Öğretmenler, öğretmen sendikaları
ayakta… Eğitimle ilgili yaşamsal
konularda her zaman olduğu gibi
kanun hazırlanıyor ama muhalefet
partilerinin, öğretmenlerin,
öğretmenleri temsil eden sendikaların,
eğitime taraf olan kurum ve
kuruluşların haberi yok!
“EĞİTİM AKADEMİLERİ”
Yerel seçimlerde “irtifa” kaybeden
iktidar, son olarak “ne yaparsam
kârdır” mantığıyla hareket ederek,
kafalarındaki öğretmen modelini
yetiştirecek “eğitim akademileri”ni
kurmak için harekete geçti ve
öğretmenlerin lehine görünecek
birkaç madde koyarak apar topar
yasayı Meclis’e getirdiler.
Peşinen söyleyelim; yeni ÖMK’ye
bakınca öğretmeni mağdur edecek
birçok madde var ama şiddet konusu
hariç öğretmenin özlük haklarını
koruyacak, öğretmeni toplum
içinde saygınlaştıracak hiçbir yasa
maddesi yok. TBMM’ye getirilen
yeni ÖMK, yeni müfredat, ÇEDES ve
Diyanet ile imzalanan protokollerle
gericileştirilen ve piyasacılaştırılan
eğitim sisteminin öğretmenlerini
yetiştirmek, görev yapan mevcut
öğretmenleri de “hizaya getirmek”
için hazırlanmış.
Yasada öğretmeni ayrıştıran,
itibarsızlaştıran kariyer basamakları
uygulamasına devam ediliyor. Oysa
tüm öğretmenler yapılacak yasada,
güvenceli iş, eşit işe eşit ücret,
mesleki itibar ve saygı bekliyordu.
ÖMK’nin içeriğine baktığımızda,
“…Bakanlıkça onaylanan öğretim
programının belirlediği amaç
ve hedeflere aykırı faaliyet ve
uygulamalar yapanlara aylıktan
kesme, cezası verilir” denilmektedir.
(Madde 24: b) Bu maddeyle
öğretmenlere aba altından sopa
gösterilmektedir. Özellikle yürürlüğe
giren yeni müfredata, ÇEDES
uygulamalarına karşı çıkan, bilimsel,
laik, parasız, karma eğitimi savunan
öğretmenlerin cezalandıracakları
ifade edilmektedir. Nitekim
Mersin’de öğrencilerini ÇEDES
projesi çalışmasına göndermedikleri
gerekçesiyle iki öğretmene
soruşturma açılmıştır.
İŞ GÜVENCESİ TEHLİKEDE
Yine, yasaya; öğretmenliğe son
verilme nedeni olarak birtakım
suçlar sıralanmış, bunlar
arasında “hayasızca hareketler”,
“müstehcenlik” gibi muğlak suç
kavramları konulmuştur. (Madde: 25
(1)) “Hayasızca hareketler” nedir, belli
değildir. Bu madde kısa zamanda,
isteyenin istediği şekilde suç
yaratacağı bir madde olacaktır.
Yasada aylardır, hak ve hukuk
mücadelesi veren özel okullarda
çalışan öğretmenlerle ilgili hiçbir
düzenleme yok. Özel okulda görev
yapan öğretmenlerin hak ve hukuku
patronların insafına bırakılmış.
“Bakanlık müfettişi veya eğitim
müfettişi tarafından haklarında
yapılan denetim ve inceleme
sonucunda öğretmenlik mesleği
yeterlikleri çerçevesinde görevini
yerine getirmede yetersizliği
tespit edilen kadrolu öğretmenler,
akademi tarafından eğitime alınır.”
Madde 34- (1). Bu madde idarenin
keyfi tutumuna çok elverişli bir
maddedir. Okullarda yöneticiyle ters
düşecek öğretmenlere bu madde
uygulanmaya çalışılacaktır. Bu
madde, öğretmeni iş güvencesizliğine
mahkûm edecektir. Peki, öğretmen
boyun eğer mi? Yasayla iktidar bunu
test etmek istemektedir. 16 Mart
1848’de açılan Darülmuallimin’den
bugüne öğretmenlik meslek tarihine
bakılırsa, öğretmenin boyun
eğmeyeceği açıktır. Öğretmenler yine
boyun eğmeyecektir.
