Mikronezya’daki iki ayaklı koyunların Ulu Çoban’ı Muktedir Makropiç, aç ve parasız tebasının meleye meleye kafasını şişirmesinden bıkmıştı.

Bıkkınlıktan sıkılınca dahice çözümler bulmakta da üstüne yoktu. Nitekim uyuyamadığı bir gecenin karanlığında  ampul çaktı, beyni aydınlandı: Tanrı Ol dile gelecek, kendisine yakaran tüm Yolcu müminlere yanıt verecekti.

Sabah erkenden İmaniyet İşleri Reisi Alyoşa Ersaltz’ı çağırtıp gereken emri verdi.

Kel Tepe’nin üstüne ve şahsına diktirdiği en büyük tapınak, Yol Geçen Mabedi’nin sunağına sesi tok, zaten sırtı da pek Pavaro Tenorotti gizlendi.

Yozdaş yoldaşlardan Pavaro, yana yakıla dualarla yardım dilenen müminlere gaipten gelen sesiyle Tanrı Ol’muş gibi yanıt vermeye başladı. Kimine “Şükret ki önündeyim”kimine “Sabret ki arkandayım” diyor, hepsine ölümden sonraki yaşamı övüyor; Tanrı Ol’un sesini duyan zavallı müminler ya dut yemiş bülbüle dönüyor ya da düşüp bayılıyorlardı.

Kulaktan kulağa yayılan uygulama tabii ki çok tuttu, boru değil Tanrı Ol konuşuyordu!

Mucize, işsiz beden öğretmeni Ezik Ezilovski’nin kulağına da gelmekte gecikmedi. Kaderini adında taşıyan delikanlı, “Belki tutar” umuduyla Kel Tepe’ye tırmandı. Yol Geçen Mabedi’ne girdi, sunağın önünde dizlerinin üstüne çöküp ellerini kavuşturdu ve Tanrı Ol’a sordu:

“Ulu Tanrım, 'Eski' dedin olduk, ‘yol' dedin kimseyi yolamadık. Bir yanıt istiyorum, artık: senin için bir milyon Mikro papel nedir?”

Tanrı Ol, aracı Pavaro’nun huşu veren sesiyle konuştu:

“Bir milyon Mikro papel, benim için bir Dolar bile değildir.”

Ezik Ezilovski, sevindi. Dersini iyi çalışmış, beklediği yanıtı almıştı. Hazırladığı sorguyu sürdürdü:

“Ulu Tanrım, peki senin için sonsuzluk nedir?”

Gaipten gelen tok ses, huşuyla yanıtladı:

“Sonsuzluk mu? Benim için bir saniyedir!”

“Öyleyse bana bir Dolar bağışlar mısın, Ulu Tanrım?”

“Tabii ki bağışlarım, sevgili kulum. Bir saniye bekle.”

Kaynak bağlantısı