Yıllardır çalıştığım, çalıştıkça da işin içine daha çok daldığım, daldıkça da yeni konular yeni kapılar gördüğüm bir konu. Yemek konusunda zorlanan çocuklar. O kadar ilginç bir konu ki yıllardır hiç umursanmamış. Sorunlar çoğu zaman bir şımarıklık, bir inat, gereksiz bir hareket olarak görülmüş. Yemek seçen çocuklar çoğu zaman aile ve etraftan saygı görmezler. Sorunlu tip olarak etiketlenirler ve maalesef bu etiketi çoğu zaman bakım veren kişiler ve hatta anneler yapabilir. ”Yemiyor, sevmez, ağzına koymaz, asla denemez, iştahsız bizimki..” bunları çok duyuyorum. Bebek yanındayken arkadaşına anlatıyor, ”Bizimki mız mız asla yemiyor beni mahvediyor yemekte, bıktım…” Bazen o kadar zor tutuyorum ki kendimi. ”Biri senden böyle bahsetse ne hissederdin” diye sormak istiyorum. Bebeğiniz ve çocuğunuz her şeyi anlıyor, biliyor, görüyor, duyuyor. Bu dediklerinizin de farkında. Keşke bu konuda biraz daha onları anlasak. Neyse ki artık bu yemek probleminin gerçekten bir sorun olduğunu, bambaşka sebeplerden dolayı çocukların bazı yemeklere karşı tepki verdiklerini bilenler var. Her geçen gün artıyor. Çünkü rakamlar o kadar da az değil. Bu konuda farkında olmayanlar ne mi yapıyor? Çocukları zorluyor, baskı yapıyor ve bazen bu işkenceye dönüyor. Bazen de tamamen vazgeçiyor. Sadece bisküviler ile beslenen çocuklar gördüm. Ailesi asla yemiyor biz de ne isterse veriyoruz diye açıklamıştı. Çocuk için farklı yemekleri denediklerinde çığlık çığlığa ağlıyordu. Uğraşmak ve çözmek gerçekten zordur, büyük sabır gerektiriyordu. Aslında bunu yaşayan çok fazla kişi var. Onlarla ilgili yeni bir araştırma olunca sizlerle paylaşmak istedim. Siz de eğer böyle bir sorun yaşıyorsanız ilk yapmanız gereken şey, sadece durmak ve anlamaya çalışmak.

Kopenhag Üniversitesi Gıda Bilimi Bölümü’nden yeni bir çalışma, altı yaşındaki çocukların fıstık ezmelerinde çıtır çıtır, reçellerinde çilek ve yoğurtlarında meyve parçalarından kaçınmayı tercih ettiğini gösteriyor.

Çalışmada araştırmacılar, beş ila on iki yaş arasındaki 485 çocuktan, içinde topak, çekirdek ve meyve parçaları olan ve olmayan altı farklı yiyecek arasında seçim yapmalarını istedi. Yiyecekler ekmek, portakal suyu, fıstık ezmesi, çilek reçeli, yoğurt ve domates çorbasıydı. Araştırmacılar çocuklara bu yiyeceklerin hem topak içeren hem de içermeyen resimlerini gösterdiler ve ardından aralarında seçim yapmalarını istediler.

Altı yaşındaki çocukların yüzde 76’sı topaksız yiyecekleri tercih etti.

Çalışmanın ilk yazarı Dr. Ching Yue Chow, “Çocukların genel olarak yiyeceklerde çok fazla topak olmasından hoşlanmadıkları gerçeği muhtemelen birçok kişi tarafından fark edilebilir, ancak bu, bilimsel bir çalışmanın belirli bir yaş grubunu, yani altı yaşındaki çocukları bu yiyecek tercihiyle bu kadar açık bir şekilde ilişkilendirmesinin ilk örneğidir” diyor.

Araştırmacılar, mümkün olduğunca kesin cevaplar alabilmek için gerçek yiyecekler kullanarak diğer çalışmalardaki çocukların bu sorulara ne kadar tutarlı cevap verdiğini test ettiler.

Çocukların yiyeceklerdeki karmaşık dokulara karşı korkusunun altı yaş civarında zirveye ulaşmasının bir açıklaması olabildiğini Ching Yue Chow şu sözlerle ifade ediyor:

“Yiyecek neofobisi genellikle yeni veya alışılmadık yiyecekleri yeme isteksizliği olarak tanımlanır. Çocukların daha bağımsız olmaya başladıklarında potansiyel olarak zehirli yiyecekleri veya diğer tehlikeli şeyleri yemesini önlemek için koruyucu bir işlev olduğu düşünülmektedir. Çocuk daha hareketli ve bağımsız hale geldikçe keskin bir şekilde artar ve yaklaşık 6 veya 7 yaşında zirveye ulaşır.”

BÜYÜDÜKÇE GEÇİYOR

“Çocuklar okul çağına geldiklerinde, yeni yiyecek türlerini denemek için sınıf arkadaşlarından ve çevrelerindeki diğer kişilerden daha fazla etkilenebilir ve ufuklarını genişletmek için daha fazla istek duyabilirler. Ayrıca, çalışmada yaşları arttıkça, içinde parça bulunan yiyecekleri yemek isteyenlerin oranının da arttığını görebiliyoruz” diyor Ching Yue Chow.

Çok minik özeti sizlerle paylaştım. Buradan size çıkardığım en önemli sonuç şu sevgili aileler. İştahsız deyip geçmeyin, tercihlerine saygı duyun, hafifse sorun yok ama ciddi bir sorun yaşıyor ise lütfen zorlamayın, yaşla beraber değişeceğini bilin. Bir önemli not da bu konuda çalışan biri olarak ekleyeyim, bu konuda erken yaşta destek olursanız 6-7 yaşta olan o pikleri yaşamazsınız. Farkettiğiniz anda destek ekibi kurun. Uzmanlardan destek alın. Onu anlamaya çalışın. Yaş ilerledikçe sorun büyümesin, birlikte çözebilirsiniz.

Kaynak bağlantısı