Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi, hiç kuşkusuz “mucizevi” bir İstiklal Savaşı zaferine dayanıyordu.

Ama bir Din-Tarım toplumundan, 15 yıl gibi kısa sürede, Batı’nın yaklaşık 400 yıl süren mücadeleler sonunda erişebildiği çağdaş bir Endüstri Toplumu yaratmakla devam etmesi, bir başka “mucizevi” başarıydı.

Bu başarının en önemli araçlarından biri “Devrimde Eğitim, Eğitimde Devrimdi”.

***

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında kafasında “Cumhuriyet Devrimi” modeli vardı.

Örneğin İstiklal Savaşı’nın kaybedilmiş olan bir muharebesi sırasında bile Ankara’da, Maarif Kongresi toplamıştı.

Zülâl Kalkandelen ile birlikte yazdığımız DEVRİMİN VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI (Cilt I) kitabında 1921 yılı Haziran ayı kronolojisine baktığımızda şu (seçilmiş) olayları görüyoruz:

12 Haziran: Yunan Kralı Konstantin İzmir’e geldi.

13 Haziran: Ziya Gökalp, Ankara’ya geldi.

18-19 Haziran: Paris Görüşmeleri başladı. (Üç büyük devlet, Yunanistan’a arabuluculuk önerisinde bulundu.)

5 Temmuz: Yunan Kralı Konstantin, taarruz emri verdi.

8 Temmuz: Kütahya-Eskişehir Muharebesi başladı.

13 Temmuz: İngiliz Büyükelçiliği’nden RC Craig, Lord Curzon’a Ermeni katliamı konusunda, savaş suçlusu olarak Malta’da tutuklu bulunan Türkler aleyhinde kullanılabilecek hiçbir delil olmadığını bildirdi.

10-19 Temmuz: Yunanlar, Kütahya, Afyon ve Eskişehir’i aldı.

15 Temmuz: Batı Cephesi komutanının emri ile Türk ordusu geriye çekildi.

16 Temmuz: Ankara’da Maarif Kongresi açıldı ve Mustafa Kemal Paşa açılış konuşmasını yaptı.

18 Temmuz: Mustafa Kemal Paşa, Ankara’dan Karacahisar’daki Batı Cephesi Karargâhı’na geldi.

26 Temmuz: Yunanlar, Ankara’ya saldırı kararı aldı.

5 Ağustos: Mustafa Kemal, başkomutan olarak TBMM’nin bütün yetkileriyle donatıldı.

***

Sevgili okurlarım, görüyorsunuz, Atatürk, kazanılması olanaksız görülen bir İstiklal Savaşı’nın Ankara yakınlarındaki bir muharebesi kaybedildiği sırada bile Ankara’da bir Maarif Kongresi toplayarak, kafasındaki Cumhuriyet Devrimi’nin eğitim politikasını oluşturuyor!

***

1923 yılında Cumhuriyet’in nüfusu 10-11 milyon kadardır ve bu nüfusun ancak yüzde 10’u okuma yazma bilmektedir.

1928’de Harf Devrimi yapılır ve hemen arkasından askerliğini onbaşı ve çavuş rütbesinde yapmış olanlardan okuma yazmayı iyi derecede öğrenenler, köylere öğretmen olarak gönderilirler.

Daha sonra Saffet Arıkan, İsmail Hakkı Tonguç, ve Hasan Âli Yücel’in önderliğinde “DEVRİMDE EĞİTİM, EĞİTİMDE DEVRİM” ilkesinin evrensel bir örneği olan Köy Enstitülerine kadar gidecek olan öğretmen okullarının kuruluş ve yaygınlaştırılmaları gerçekleştirilir.

***

Erdoğan/AKP iktidarı, çocuklarımızın hayatlarını, hem borçlar hem de başlattıkları dinsel eğitim stratejisi ile ipotek altına almaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarikat ve cemaatlerin vakıf ve dernekleriyle resmen protokoller imzalayarak, çocuklarımızın zihinlerini onlara peşkeş çekmektedir.

Bu gerçeği gören CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin dün Ankara’da başlattığı “Eğitim Maratonu”nda yaptığı konuşmada sorunun temel özelliğine şöyle işaret etmiştir:

“Tarikatlar ve cemaatler kavgası var:

‘Her köşe başını hangimiz tutalım, bunları nasıl yapalım, müfredata kendi zihnimizdeki zehri nasıl akıtalım? O kitaplar üzerinden bu zehri Anadolu’ya, Trakya’ya nasıl yayalım?’

Böyle olunca maalesef çocuk AK Partilinin çocuğu da olsa, CHP’linin de MHP’linin de İYİ Partilinin de DEM’linin de, hangi görüşten olursa olsun PİSA sınavına girdiğinde ortalamamız sondan ikinci dünyada…”

***

CHP, iktidarın bu çağ gerisi eğitim stratejisini durdurmak için elindeki bütün olanakları kullanmalıdır!

Kaynak bağlantısı