Bütün otoriter, totaliter ve faşist yönetimlerin bilmediği ya da görmezden geldiği bazı gerçekler vardır.

Örneğin:

Ülke toprakları işgal edilebilir.

Ama Millet Ruhu, Ulus Kimliği yok edilemez!

Sanat ve edebiyat kurumları işgal edilebilir, sanatçı ve edebiyatçılar hapse atılabilir.

Ama sanat ve edebiyat yok edilemez!

Okullar, üniversiteler, laboratuvarlar, araştırma kurumları işgal edilebilir, bilim insanları hapse atılabilir.

Ama bilim yok edilemez!

Sivil ve asker bürokrasi, örgütler, kurumlar, dernekler, işgal edilebilir, insanlar hapse atılabilir, hatta öldürülebilir.

Ama insanlık birikimi ve evrimi yok edilemez!

Partiler, medya, hükümet, sivil ve asker bürokrasi, yasama, yargı ve hatta devlet işgal edilebilir, insanlar yok edilebilir.

Ama özgürlük, eşitlik ve adalet yok edilemez!

***

Anayasa Mahkemesi, AYM, Cumhurbaşkanı’nın “Kanunla düzenlenmesi gereken konularda” yayımladığı Kanun Hükmünde Kararnameleri, KHK’leri iptal etti.

İptal edilen bu KHK’ler arasında, üniversite rektörleri ve Merkez Bankası Başkanı atamaları da vardı.

Buna karşılık, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi bir açıklama yayımlayarak özet olarak şunları söyledi:

“Bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkanı ve rektör atama yetkilerini iptal etti’ iddiası doğru değildir.”

Bahse konu KHK ile 2375 hükümle ilgili düzenleme yapılmıştır.

AYM’nin kararında bu hükümlerin sadece bazılarında iptal kararı verilmiştir.

Kamuoyunda da yankı bulan rektör ve Merkez Bankası Başkanı atamaları konusundaki iptal kararları, “KHK ile değil kanunla düzenleme olması gerektiği” gerekçesiyledir.

Dolayısıyla esas bakımından bir iptal söz konusu değildir. (Dikkat, bu haklı değil, çünkü gerekçesi ne olursa olsun, iptal geçerlidir.)

Mahkeme, kararların bugünden itibaren 12 ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

Dolayısıyla mevcut uygulamalar açısından bir değişiklik bulunmamaktadır. (Dikkat bu cümle de haklı değil, çünkü bu uygulamaların 12 ay içinde düzeltilmesi gerekiyor.)

***

Aslında İletişim Başkanlığı açıklamasının dile getirdiği yorumların ikincisi, AYM kararının, zorbalıkla da olsa, devlet işleyişi içinde yapılmış olan uygulamaların iptalinin doğuracağı muhtemel kargaşayı önlemek için verilmiş 12 aylık süreye ilişkindir.

Birinci yorumun ise mantıki ve hukuksal bir anlamı yoktur zaten!

***

Burada asıl sorun, Boğaziçi Üniversitesi özelinde kamuoyuna yansıyan ama bütün üniversitelerde gözlemlenen bilim karşıtı, özerklik karşıtı, siyasal ve ideolojik uygulama ve baskıların varlığıdır.

CHP milletvekillerinin Boğaziçi Üniversitesi’ni ziyaretleri sırasında içeri alınmalarının Rektör emriyle engellenmesi skandalı, sonradan aşılmış olmasına rağmen kabul edilebilir bir rezalet değildir.

***

Özetle, üçüncü kez Cumhurbaşkanı olması Anayasa tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, adaleti ve şeffaflığı bile tartışmalı bir seçimle üçüncü kez görev yapmakta olan bir Cumhurbaşkanı, ülkeyi, özellikle de üniversiteleri ve Merkez Bankası’nı, yetkisi olmayan Kanun Hükmünde Kararnamelerle, KHK’lerle yönetiyor.

Sonuçta, bilime aykırı kararlarla, enflasyon süper seviyelere fırlatıldı; dar ve sabit gelirliler açlığa mahkûm edildi.

Adalete aykırı kararlarla insanlar hapiste.

Ankara’nın göbeğinde ucu iktidara kadar uzanan siyasal bir cinayet işlenebildi.

Ama ben hâlâ Cumhuriyete, Atatürk’e, Demokrasi’ye, Laikliğe, Sosyal Devlet’e, Hukuk Devleti’ne, Adalet’e, Eşitliğe, Özgürlüğe inanıyorum.

VE İNSANLIK TARİHİ GÖSTERİYOR Kİ, SONUNDA, MUTLAKA AMA MUTLAKA, BEN KAZANACAĞIM!

Kaynak bağlantısı