Bursa’nın havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez; Ediz Gürel (16) ve Dr. Batuhan Daştan (27) gibi bu kentten yetişen dehalarımızdan Yağız Kaan Erdoğmuş bir haftadır gündemimizde. Belki siz de gördünüz, duydunuz 13 yaşındaki Yağız, dünyanın bir numaralı satranç oyuncusu Magnus Carlsen’i (33) mağlup etti. Sosyal medya yıkılıyordu. Büyük bir coşku vardı. Türk çocuk, Grand Master (Büyük Usta) unvanlı Norveçli Carlsen’i hem de 41.2 saniyede mat etmişti. Herkes gibi ben de çok sevindim, heyecanlandım ama bir gariplik vardı. Zaman zaman satranç haberleri yaptığım için bu cephede bir heyecan göremiyordum. Ses yoktu. Demek ki burada başka şey vardı.

ÜNLÜ YAZARLAR ARAŞTIRMADAN ATLADI

Geleneksel medyadan ayrılıp sosyal medyada mesleklerini icra eden büyük gazeteciler de haberi hızla yaymaya başladı. Detay var mıydı? Yılmaz Özdil, Almanya’nın Yağız’ın peşine düştüğünü ama ailesinin bunu asla kabul etmediğini anlattı. İki yıllık bir haber, bilinen bir şeydi. Ayşe Arman ise öyle uzun bir atlama yapmış ki, üç adım atlamada şampiyon milli sporcumuz Tuğba Danışmaz’a rakip olacaktı neredeyse: “Bu hikayede güzel olan, yendiği Carlsen de, yaklaşık onun yaşındayken efsane isim Kasparov’u böyle yenmişti. Tarih keşke hep böyle tekerrür etse, bir dehadan diğerine devir teslim.” Ancak ne bir devir teslim söz konusu, ne de tarih tekerrür ediyor! Carlsen masa başı oyunda Kasparov’u hiç yenemedi. Carlsen- Yağız Kaan karşılaşmasına gelirsek, bu iki rakibin aynı masada karşı karşıya oturduğu, birbirlerinin nefesini hissettiği, bakışlarla rakip üzerinde baskı kurmaya çalışabileceği, rakibinin gözünden kaçırabildiği bir masa başı satranç turnuvası değildi. Bullet (Kurşun) Satranç denilen türdü. İnternette oynanıyor ve bir dakika sürüyordu. Şimdi filmi biraz geri saralım. Yağız Kaan ile Antalya’da Türkiye Satranç Federasyonu’nun etkinliğinde tanışmıştım. Kaybedince ne hissediyorsun soruma “Ben ağlıyorum. Ama sonra rakibimin beni hangi hamleleriyle yendiğini inceleyerek kendime dersler çıkarıyorum” demişti. Aynı cümlede hem çocuk hem de olgun bir insan olmuştu. Satranç konuşurken çok ciddi, başka konularda tam bir afacandı. Babası Selahattin Bey eğitimci, annesi Gülsüm Hanım ise devlet memuru. Yağız Kaan’ın hayatının dönüm noktası anaokulundaki satranç dersi. Anaokulu ve satranç kelimelerinin aynı cümlede geçtiğinin altını çizelim. Sonrasını Yağız Kaan anlatsın:

BABA, EVDE SATRANÇ TAKIMI VAR MI?

“Satranç oynamaya altı yaşında anaokuluna giderken başladım. Bir öğretmenim sayesinde satrancı sevdim. Eve geldim, babama ‘Baba, bizim evde satranç takımı var mı?’ dedim. O da olmadığını söyleyince çok üzüldüm. Babamdan bir satranç takımı almasını istedim. Büyük bir heyecanla onu açıp taşları dizdiğimi görünce bana satranç oynamayı bilip bilmediğimi sordu. Ben de ‘Biliyorum’ deyince oturduk, oynadık ve ilk maceramız böyle başladı. Sonra ben sürekli evde annemle, babamla, ablamla çevremdeki insanlarla satranç oynamak istiyordum. Evdeki herkes sürekli satranç oynama isteğimden bıktığı için babam beni bir satranç kursuna yazdırmaya karar verdi ve biraz araştırma yaptıktan sonra beni Bursa Nida Satranç Eğitim Merkezi’ne yazdırdı.” Öyle bir karakter var ki karşımızda, kendi yolunu kendi çiziyor. Satranç takımı aldırıyor, evdekilerle bıktırana kadar satranç oynayıp kursun yolunu açıyor. Yağız Kaan Erdoğmuş’un daha önce çıktığı maçlar, satranç sitelerinden yayınlanıyor, birçok oyuncunun maçları gibi… Onu izleyenlerin yorumları şu cümlelerle özetlenebilir: “Çok inatçı, vazgeçmiyor, mücadele gücü yüksek. Yaşından büyük bir mücadele veriyor. Oyun sonunu çok iyi oynuyor.” Bunları yazınca Yağız Kaan’ı okulda sırasından kalkmayan, sürekli satranç düşünen, oynayan biri sanmayın. Bir öğretmeni “Zil çaldığında onu sınıfta tutamazsınız. En çok futbol oynamayı seviyor. Hemen bahçeye futbol oynamaya gider” diyor. Gelelim kariyer özetine… 6’sında başladığı bu sporda 8 yaşına gelmeden kendi yaş grubunda Avrupa Satranç Şampiyonu oldu. Kovid sebebiyle turnuvalardan uzak kalsa da, satranç tahta ve taşlar olmadan oynanabilir diyerek yoluna devam etti. 2021’de masalara dönüş sonrası FM (Usta) ünvanını kazandı ve bundan sonra da IM (International Master) olarak Türkiye tarihindeki en genç uluslararası usta oldu. 2022 yılında CM Ilan Schnaider’ı mağlup ederek en prestijli ChessKid turnuvası olan Youth Chess Championship’i de kazandı. Artık çocukluk dönemi kapanmıştı sanki.

SPORCU AİLELERİNİN DERDİ BİTMEZ

Her çok yetenekli sporcunun anne babası bilir ki, bundan sonra onları kolay bir hayat beklemez. En başta okullar sorun çıkarır. Düşünün defalarca şampiyon olmuş milli yüzücü Emre Sakçı bile öğrencisi olduğu üniversite ile kariyerinin başlarında derslere düzenli gitmediği için sorun yaşamıştı. Manş’ı geçen milli yüzücümüz Aysu Türkoğlu’nun yüzmesi için babası Mustafa Bey bir küveti suyla doldurup kızını pandemide de yüzdürmüştü. Mesela üniversitesinin havuzunu kullanmak için ücret ödeyen milli sporcular tanıyorum. Şimdi gelelim Yağız Kaan Erdoğmuş’un son zaferine… 13 yaşındaki milli satranç oyuncusu Erdoğmuş, katıldığı turnuvada ‘dünyanın gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncusu’ olarak gösterilen beş dünya satranç, dört dünya hızlı satranç ve altı dünya blitz satranç şampiyonluğu bulunan 33 yaşındaki Norveçli satranç büyük ustası Magnus Carlsen’i 41.2 saniyede mat etmeyi başardı. İnternetteki haberler bu kadar, başka bir detay yok. Çünkü merak etmiyorlar, gerçekten dünyanın bir numaralı 33 yaşındaki satranç sporcusu, 13 yaşında bir dehaya 41 saniyede teslim olmuş olabilir mi? Öncelikle mücadele internet üzerinden gerçekleştirildi. Karşılaşmalar zaten 60 saniye sürüyor. Bu bildiğimiz satrançtan farklı bir tür. Bullet olarak isimlendiriliyor. Sporcular bu tür etkinliklerle zamanı kontrol etmeyi öğreniyor, ani karar verme tecrübesi kazanıyor, çevresini geliştiriyor. Bullet’te daha önce Carslen’i yenen başka Türk satranç sporcuları oldu. Ancak Yağız’ın bu başarısının sosyal medyada bu kadar geniş yer bulması -altında yatan sebepleri ne olursa olsun- bu yaşta bir sporcunun geleceği için çok doğru değil. İnternet medyası, ‘tık’ peşinde koşar. Araştırmadan yazar, video çeker, paylaşır, sonra da ‘tık’ına bakar. Ama günün sonunda filler ve piyonlar aynı kutuya konur. Yağız Kaan ileride Türk sporuna, Türk satrancına büyük katkılar sağlayacak. Muhteşem başarılarıyla bize bunun işaretini çok daha önce verdi. O, İstiklal Marşımızı her okuttuğunda anne babasını böyle bir evlat yetiştirdikleri için kutlayacağız.

CARLSEN, HİÇ YENEMEDİĞİ KASPAROV’U KOÇ OLARAK İŞE ALDI

13 yaşındayken Magnus Carlsen hızlı bir oyunda Garry Kasparov’u yenmeye yaklaştı. 2004 senesinde oynanan bu karşılaşmada piyon üstünlüğüne sahip olan Carlsen idi. Ancak Kasparov beraberlik ile kurtuldu. İki oyunluk mini maçta kalan oyunları kazanan Kasparov ertesi yıl emekli oldu. Carlsen, 2009 senesinde gayet akıllıca bir hamleyle Kasparov’u koç olarak işe aldı. Birçok antrenman maçı oynadılar. Carslen artık onu yenebildiğini iddia etti ama asla skor açıklanmadı.

Kaynak bağlantısı